DÜZCE BELEDİYESİ 4 AYLIK RAPORU YAYINLADI 4 AYDA 4 KİLOMETRE YENİ İÇME SUYU HATTI 5 KİLOMETREDEN FAZLA KANALİZASYON YAPILDI YENİ YA...           • Fındık Üreticileri Kendi İşlerinin Patronu Olabilecek   Düzce Ticaret ve Sanayi Odası’nın Düzce Üniversitesi ve Düzce Ta...           • İTFAİYE 6 DAKİKADA OLAY YERİNE ULAŞTI YANGIN KISA SÜREDE KONTROL ALTINA ALINDI Düzce Belediyesi İtfaiyesi Müdürlüğü, Konuralp bölgesi Orhangazi Mah...           • Mutluluk ve başarının sırrı; psikolojik sağlamlık   Hayatta çeşitli risk ya da zorluklarla karşılaşıldığında, zorlu yaşam olayları ile ...           • Mutluluk ve başarının sırrı; psikolojik sağlamlık   Hayatta çeşitli risk ya da zorluklarla karşılaşıldığında, zorlu yaşam olayları ile ...           • KİRA ANLAŞMAZLIKLARININ YÜZDE 80’İ DAVAYA DÖNÜŞÜYOR ,Ev sahipleri ve kiracılar arasındaki anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması i&cc...           • DÜZCE BELEDİYESİ’NDE İKİNCİ ÖZLÜ DÖNEMİ FARUK ÖZLÜ VE AK PARTİLİ MECLİS ÜYELERİ MAZBATA ALDI ÖZLÜ: DÜZCE...           • CAMİ TEMİZLİĞİ HIZ KESMİYOR CAMİ TEMİZLİĞİ HIZ KESMİYOR  TEMİZLİK İŞLERİNDEN CAMİLERE HASSAS DOKUNUŞ CAMİLER KÖŞE BU...           • MODERN SANAYİ SİTESİNDE ALTYAPI SORUNU OLMAYACAK   112 DÜKKANDA SONA GELİNDİ   Düzce Belediyesi tarafından Beslanbey Bö...           • TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Düzce Üniversitesi Öğrencileriyle Bir Araya Geldi   Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ)Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Rafe...           
İstatistikler
Toplam: 1565506
Aktif: 17
Bugün: 1531
Dün: 1229
Paylaş
Facebook  Twitter  Stumbleupon  Delicious  Google
E-Mail Bülteni
Ad, Soyad:
E-Mail:
    
Biz Sizi Arayalım
Ad, Soyad:
Telefon:

Umre Ziyareti ve İzlenimler - Nevzat Keleş-İle GERÇEKLER

Umre Ziyareti ve İzlenimler

Yazar: Nevzat Keleş-İle GERÇEKLER |  Tarih:19 / 2 / 2017 |  Yazı Okunma: 573


Sevgili okurlar,Umre, ihramlı olarak Kâbe’yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa’y yapmak suretiyle eda edilen ibadet.

Umre, hac mevsimi dışında Kâbe’yi ve Mekke’nin öbür kutsal yerlerini ziyaret etme.

Umre kelimesi Kur’an-ı Kerim’de iki defa geçer. Bakara Suresi 196. Ayette “Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın…”, Bakara Suresi 158.Ayette “Şüphesiz Safa ile Merve, Allah’ın (dinin) nişanelerindendir, Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bundan bir günah yoktur…” buyurmuştur.

Hanefilerin çoğunluğuna ve Malikilere göre kişinin hayatında bir defa umre yapması müekked (tekrar edilme, bir daha buyurulmuş) sünnettir. Bazı Hanefilere göre ise umre vitir namazı ve kurban gibi vaciptir. Hanbeli ve Şafii mezheplerinde tercih edilen görüşe göre hayatta bir defa umre yapmak farzdır. Mekke halkının devamlı yaptığı tavaf umrenin en önemli şartlardan biri sayıldığından Hanbelilerin bir kısmı onların umre yapmalarını farz görmemiştir.

Hac ve umre yapanlar Allah’ın misafiridirler. O’na dua ederlerse icabet eder, O’ndan bağışlanma dilerlerse bağışlar.

Kişinin umre yapmakla yükümlü (farz, vacip veya sünnet) olması için ekli şartlar belirli zaman dışında hac için gerekli olan şartlarla aynıdır. Bunlar da akıl, Müslüman olmak, buluğ (baliğ) olma, hürriyet, maddi imkâna sahip bulunmak, sağlık ve yol güvenliğidir.

Umre tek başına veya hac ibadetiyle birlikte eda edilebilir. Tek başına umre yapılmak istendiğinde ihrama girerken yalnız umreye niyet edilir.

Umre için belli bir zaman yoktur, her zaman yapılabilir. Ramazan’da yapılması makbul ve daha erdemlidir.

İbadetler öz ve amacı itibariyle kulun yaratanı ve O’nun üstün kudreti karşısında güçsüzlüğünü kabul etmesi, kendini kuşatan sonsuz zaman dilimi, uçsuz bucaksız varlıklar alemi içinde konumunu bilip ona göre tavır alması ve bu ruh hali içinde O’nunla iletişim kurması demek olduğundan sonuçta ferdin mutluluğuna, ferdin kendisini tanımasına, kendisiyle ve toplumla barışık yaşamasına, bunun devamında da toplumsal huzur ve barışın kurulmasına hizmet eder. İbadetlerin taşıdığı hikmetler bu sıra dâhilinde özetlenebilirse de, bir dine mensup olanların yeryüzünde tek bir cemaat oluşturarak yılda bir defa belli bir yer ve zamanda birlikte ibadet etmesi demek olan hac ibadetinde durum biraz daha farklıdır.

Kutsal zaman ve mekân inancı hemen bütün dinlerde mevcuttur. Esasında haccın temelinde, uluhiyyetin (Allahlık vasfı) herhangi bir yerde ortaya çıkmasına ilişkin inanç yatar. İslam dininde de kutsal mekân ve zaman düşüncesi hac ibadeti bünyesine yerleştirilmiştir.

Hac sözcüğünün “kasıt, yöneliş ve yürüyüş” anlamına gelmesi, bir bakıma hac ibadetine saygınlık ve kutsallık atfedilen birtakım özel mekânlar üzerinden Allah’a yürümesi şeklinde sembolik bir mahiyet kazandırır. Kur’an-ı Kerim’de özellikle hac törenleri, bu törenlerin yapılacağı zaman ve yerlere ilişkin kullanılan “haram aylar, belde-i haram…” vb. ifadeler saygınlık ve kutsiyet ifadeleridir. Maide Suresi. Ayet-1; “Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir. 2- “Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına (bu kurbanlara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâbe’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin…” İsra Suresi. Ayet-1; ”Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini hareketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. Kasas Suresi, 57 Ayet ve Ankebut Suresi. 67. Ayet.

Haccın nostaljik boyutu, inanan bir kimsenin inanç kökleriyle bağlantısını tazelemesi bakımından önemlidir. Müslümanlık açısından düşünüldüğünde İslam peygamberinin ve arkadaşlarının tevhit ve adaleti hakim kılma mücadelesi, bu süreçte yaşanmış acı tatlı anılar, adeta bir film şeridi gibi bu kutsal mekânları ziyaret eden kişinin gözünün önünden geçer. Bu nostalji, inanan kişiye daha yoğun bir dinamizm kazandırır ve daha üst düzeyde bir sahiplenme şuuru verir.

Haccın ilahi boyutu, mahşeri andırmasıdır. Farklı dil, ırk, bölge ve kültürlere, sosyal konum ve ekonomik güce sahip insanların eşit statüde ve aynı renk ve tip elbiseler içinde toplanması, akın akın koşuşturması ve topluca ibadetler etmesi, bir bakıma ahirette yaratıcının huzurunda dirilişi ve toplanışı hatırlatır. Hac mümini ahiretteki bu diriliş ve toplanmaya hazırlar, bu bilinci kazanmasında ona yardımcı olur.

Gerçekten de hac ibadetinde Müslüman, İslam’a gönül vermiş olmanın mutluluğunu ve hazzını daha yakından idrak eder, yeryüzündeki bütün Müslümanlarla birlikteliğin ve kardeşliğin kolektif şuuruna erer. Dünyanın çeşitli bölgelerinden adeta her biri bir temsilci ve gözlemci sıfatıyla Mekke’ye akın eden Müslümanlar, mikat (ihram elbisesi giyilen yer) denilen belirli sınırlarda dünyayı, dünyevi farklılığı, hatta bencilliği ve ihtirasları temsil eden elbiselerini çıkarıp hepsini eşitleyen, birleştiren, onları dünya Müslümanlığının bir üyesi olmanın bilincine erdiren ihram elbiselerini giyerler. Artık “ben” yok, “biz” vardır. Müminler bir ufuktan diğerine akan beyazlar seli içinde yok olur, adeta ölmeden önce ölümü ve ahiret hayatını yaşarlar.

İhram; kişinin kendini geçici kaygı ve bağımlılıklardan kurtarışının sembolüdür. İhram süresince toplumsal barışı ve bütünlüğü bozucu, bencilliği uyandırıcı, geride bırakılan geçici haz ve menfaatleri hatırlatıcı mahiyetteki her türlü eşya ve fiiller yasaklanmıştır.

Umre esnasında günlük giysilerinden soyunup, bembeyaz lekesiz ihram örtülerine bürünen Müslümanlar, her türlü gösterişten uzaklaşmayı, ziynet ve servetle böbürlenmemeyi, insanlar arasındaki eşitliği, ölümü ve ötesini fiilen yaşayıp öğrenmeleri yanında, kötü arzu ve alışkanlıklarından sıyrılıp, tertemiz yeni bir yaşayışa başlama iradesini de sergilerler. İhramlı için konulan yasaklar, hiç kimseye hatta haşerelere bile zarar vermeme, bütün yaratıklara şefkat ve merhamet, zorluklara sabır, kısaca kişiye düzenli ve disiplinli yaşama melekesi kazandırır. Böylece hac farizasını eda eden Müslümanlar, Allah’ın hoşnutluklarını kazandıkları gibi çevresindekilere faydalı olma, hiç değilse zarar vermeme alışkanlığı kazanmış olurlar. Hz. Peygamber işte bu anlayışla haccedenler için “Kim Allah için hacceder de (bu esnada, Allah’ın rızasına uymayan) kötü söz ve davranışlardan ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, (kul hakkı müstesna) annesinin onu doğurduğu günkü gibi (günahlarından arınmış olarak hacdan) döner” buyurmuştur.

 

Umrenin faziletiyle ilgili olarak Resul-i Ekrem şöyle diyor: “Umre, daha sonraki umreye kadar, ikisi arasında işlenen günahlar için kefarettir. Allah katında makbul haccın karşılığı ise ancak cennettir.”

Yeryüzünün en üstün ve şerefli yeri, Medine’de Peygamber Efendimizin bulunduğu yani, defnedilmiş olduğu yerdir. O’nun kabrini ziyaret etmek makbul ve güzeldir.

Hacca gidip de Peygamberimizin kabrini ve onun hicret yurdu ve İslam’ın dünyaya yayıldığı yer olan Medine-i Münevvere’yi ziyaret etmeyeni düşünmek mümkün değildir.

Peygamber Efendimizin Kabr-i Şerifi’nin faziletiyle ilgili hadis-i şerifler vardır.

İbn Ömer’den (rs) rivayete göre Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Kim benim kabrimi ziyaret ederse ona şefaatim hak olur.”

Peygamberimizin mescidinde namaz kılmanın fazileti hakkında şöyle buyurulmuştur: “Benim şu mescidimde kılınan namaz, (Mekke’deki) Mescid-i Haram hariç, başka mescitlerde kılınan bin namazdan hayırlıdır.”

 

Umre ziyareti içinde aynı duyguları taşımaktayım. Gittiğimiz için de çok mutluyum. Allah bize güç ve kuvvet verdi. Umre ziyaretinde tavaf yaparken “Bismillah Allah’u ekber” diye yaptığım niyetten sonra Allah’ım dizlerime güç kuvvet ver diye dua ediyordum. Yüce Allah bize o güç ve kuvveti verdi ki her gün iki defa tavaf yapıyorduk. Bu inanç meselesidir. Allah’a inanıp da hacca ve umreye gitmek isteyenlere nasip etsin. Yoksa hacca veya umreye günahları çok olan gider diye bir kural yoktur. Günahsız insan olmaz. Yüce Allah affedicidir. Ancak kul hakkı hariç buyurmuştur. Biz hayatımız boyunca devletin malını çalmadık, yetim hakkı yemedik. Meslek hayatımızda hiçbir öğrencimize din, mezhep ve inanç yönünden bir ayrıcalık yapmadık. Anayasamızın Madde 10’u kendimize ilke edindik. Buna rağmen Allah günahlarımızı affetsin diyoruz. Çünkü günahsız kul olmaz.

Umreye  Suudi Arabistan hava yolları uçağı ile gidip geldik. Atatürk Hava Limanından Cidde’ye uçarken kaptan pilotun uçuşla ilgili bilgi verdikten sonra uçak televizyonundan Arapça yazılı Türkçe açıklamalı umre yolculuğumuz ile ilgili dualar okundu. Kafile başkanımız Ukba Düzce sorumlusu Sayın Mustafa Duman Bey umre ile ilgili güzel bir konuşma yaptı. Grup hocaları Kur’an okuma, ilahiler ve yapılan umre konuşmalarıyla Cidde havaalanına indik. Yolculuğumuz çok güzel geçti. Umre yolculuğumuzda da gümrükteki görevlilerin gayri ciddi davranışları bizleri üzdü.Türkiuede yaşlılar Araplar için “ne Şam’ın şekeri ne de Arap’ın yüzü” derlerdi. Gerçekten bu söz boşuna söylenmemiştir. Davranışlarının Müslümanlıkla ilgisi yoktur. Ülkelerine gelen misafirleri boş yere bekletiyorlar.

Sayın  Mustafa  Beyin umre duasından sonra topluca; umre tavafımızı ve sayımızı yaptıktan sonra otele dönerek ihramdan çıktık. Bu esnada tüm grup hocalarımız gruplarıyla ilgileniyorlardı. Tavafa çeşitli nedenlerle katılamayan umrecilerle tek tek ilgilenerek onların da umre tavafı yapmalarını sağladılar. Tavaflara gece birlikte gidiyorduk. Toplu dualar Sayın Müftü Mustafa Bey tarafından yapılıyordu.

Medine’de de tüm umrecilerin cennet bahçesinde namaz kılmaları için grup hocaları, bayanlar için görevli bayan yardımcı oldular. Sabah namazlarından sonra Mescid-i Nebevi bahçesinde yine  Mustafa Bey dua yaptı. Tarihi yerler gezilerek hocalar tarafından bilgiler verildi. Osmanlılardan kalma tren istasyonunun müze haline getirildiğini öğrendik. Ecdadımızın yadigârını ve yanındaki camiyi de gezme imkanını bulduk ve gurur duyduk.

Dönüşümüz Medine havaalanından yapıldı

Ben  yazımı sonlandırırken başta kafile başkanımız  Ukba sorumlusu Mustafa Duman beye, teşekkür ederken meslek yaşamlarında üstün başarılar ve özel yaşamlarında mutluluklar dilerim..

İşte umre ziyaretine bu duygularla gidip geldik. Yüce Allah gitmek isteyenlere de nasip etsin. Ama esas olan niyettir.

 

 




Paylaş: Facebook  Twitter  Stumbleupon  Delicious  Google
Yazarın diğer yazıları
Henüz yorum bulunmamaktadır. İlk yorumu siz yapabilirsiniz.

Ad, Soyad *
E-Mail *
Kalan karekter sayısı:
Yorum *
Güvenlik kodunu giriniz:
captcha
*
(* Doldurulması zorunlu alanlar)

Site İçi Arama
Köşe Yazıları
Haber Arşiv
     
Tavsiye Et
Ad, Soyad:
Gönderen:
Alıcı:
Güvenlik kodunu giriniz:
captcha
Fotoğraf Galerisi

egazete
7 fotoğraf

REKLAM
1 fotoğraf
Üye İşlemleri
Kullanıcı adı
Şifre
Diller

İçerik Rss - Haberler Rss

Tasarım ve Programlama: Omnportal

 

Hoşgeldiniz.

 

 e-mail adres

duzcegercek81@gmail

.com